1486-1515 TARİHLİ TAHRİR DEFTERLERİNDE YÖRE
1486 yılında yapılan tahrire göre, Eynesil ve Görele, Eyalet-i Rum sınırları içindeki Trabzon sancağına bağlı Çepni İli`nde, Kürtün Zeameti adlı bir idari üniteye bağlı bulunuyordu. Bu dönemde henüz idari bakımdan düzen sağlanamamış olması nedeniyle, eski Çepni beyleri dönemindeki idari yapı, Osmanlı tımar sisteminde aynen sürdürülüyordu. * Feridun Emecen, XV. ve XVI. asırlarda Giresun ve yöresine dair bazı bilgiler. 19 mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi, Samsun 1989, sayı 4, s.158 *
1515 tarihli tahrir defterine göre Görele (Eynesil); Trabzon sancağında, Kürtün kazasına bağlı, Çepni Vilayeti adlı idari birimde bulunan bir kale şehir idi. Kürtün Kazasındaki dört kaleden üçüncüsü Görele Kalesi idi.
Adı geçen tahrirde idari taksimat nahiye esasına göre yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre Eynesil, Kürtün Nahiyesine bağlı köyler arasında yer alıyordu. Bu köyler arasında Bada, Eynesi, Oğuz`da bulunmaktadır.*Faruk Sümer, Çepniler, s.97 * Görele (Eynesil) Kalesi
Bu köylerden Eynesil, (Görele Kalesi) köyünün 1515 tarihli Eyalet-i Rum Tahrir Defterine göre durumu şöyledir: " Görele kalesinin Camii imamı Mehmet Fakih`tir. Kendisine Kelete, Manastır, Kızılcainek köyleri tımar olarak verilmişti."
Şimdi Eynesil`deki kalede Mehmet fakih`in imamlık yapmış olduğu camiiden eser yoktur.
Kitabımızın bu bölümünün yazımında çok önemli ve büyük katkıları olan Murat Cebecioğlu`nun büyük babası Hürüşanoğlu Ali ile yaptığı ve aynen yazıya aktardığı bilgiler, buradaki cami ile ilgili olarak gerçekten çok büyük bir önem taşıyor. "Bir sohbetimiz esnasında, büyükbabam Gebecoğlu Ali, Eynesil tarafındaki ağzının üst tarafındaki düzlükte büyük bir mezarlık olduğunu, bu mezarlığın duvarları ayakta kalan bir de cami olduğunu ve o yerin sahibinin mezarlığı düzlediğini, caminin duvarlarını ise yıkarak o havaliyi tarla haline getirdiğini söylemişti. Gene büyükbabam Gebecoğlu Ali, o sohbetimiz esnasında bugün Bilal Kara`nın mezarının bulunduğu yerde de çok büyük bir mezarlığın olduğunu, bu mezarlığın taşlarının, eski camiin genişletilmesi esnasında kullanıldığını; eski camiin önlerinden başlayarak bugünkü memur evlerinin bulunduğu yerler ile eski hükumet konağı, eski karakol binası ve bugünkü İmamhatip ve Kuran Kurslarının bulunduğu yerlerin mezarlık olduğunu söylemiştir. Hatta evlerinin batı tarafındaki meyvelikte bir bina temeline rastladıklarını, o bina temelinin komşularının yeri olan, Mucukoğlu Bahçesi tarafına doğru uzayıp gittiğini, çıkarmış oldukları Horasan kirecinden temel taşlarını evlerinin arkasındaki taş duvarlarda kullandıklarını anlatmıştı. Büyükbabamın anlattığına göre tahrir defterlerinde geçen Görele Camii, herhalde bugünkü tünelin üstündeki düzlükte idi. Yapılan kazı ve harfiyat esnasında çıkan ev emelleri de, Eynesil ve dolaylarının eski bir yerleşim yeri olduğunu doğrulamaktadır.. "
1486 ve 1515 tarihli tahrir defterlerine baktığımızda gözlemlediğimiz en önemli olgu, Çepni beylerinin de Tımar sahibi olduğudur. Buradan yola çıkılarak yöredeki Çepnilerin Alevi olmadığı, zira dönemin İktidarının Alevilere Tımar beyliği vermedikleri söylenebilir. Bu görüşte olan Murat Cebecioğlu ilaveten şunları da belirtiyor.
Alevilerin hiç koymadıkları isimler olan Bekir, Osman, Ömer gibi isimler, yöremizde bugün olduğu kadar o dönemde de vardı. Yine aynı şekilde, camilerin varlığına rastlamaktayız. Kaldı ki, Alevi köylerinde cami bulunmaz. Açıkça görülecek olduğu üzere, bu camilerde görev yapan imam ve fakihler de yöre insanlarından yetişmiştir."
Murat Cebecioğlu yörede Türk boyu olarak sadece Çepniler'in olmadığını, Alayunt, Eymür, Karkın, Üregir gibi boylarında yerleşik olduğunu, tahrir defterlerine dayanarak ifade ediyor. Bu insanlar esas olarak Uluköy, Çanakçı, Sisdağı dolaylarında yaşarken, daha sonraları Eynesil, Beşikdüzü, Görele civarlarına inmişlerdir. Hüseyin Alparslan, Tarihçi Şakir Şevket`ten naklen Çepniler'in önce Türk ilinden İran`a göçtüklerini, Kızılbaşlık öğrendiklerini, İran`da tek durmadıklarını, rahat oturmadıklarını, hanlarının kendilerini istemediklerini, bunlarında Anadolu`ya göçtüklerini Anadolu`ya göçen (Alevi) Çepnilerden yüzbin kişinin (daha çoğunun Giresun, Tirebolu, Görele, Büyükliman`da bulunmak üzere) Trabzon bölgesine yerleştirildiklerini bir rivayet şeklinde anlatır. * Ayhan Yüksel, Geçmişten Cumhuriyete Kadar Görele, Giresun Dergisi *
Bunun ne önemi olabilir? diye bir soru sorulabilir. Bu soruya ve sorunun içinde bulunan cevaba ben de katılıyorum. Ancak bir halkın veya etnik yapının tarihini bilmesi ve kültürünü yaşatması gerekliliği genel olarak kabul görmüş bir doğrudur.
Buradan yola çıkarak Sayın Murat Cebecioğlu (tahrir defterlerine ve Mühimme kayıtlarına dayanarak) Eynesil, Görele, Keşap, Dereli ve dolaylarının Çepni, Alayunt, Döğer, Eymür, Karkın hatta Bayat, Kınık boylarınından geldiğini ifade etmektedir.
Buna katılmakla beraber, yörede farklı etnik yapılarında yerleşmiş ve uzun müddetler hüküm sürdükleri gözönüne alınmalıdır diye düşünüyorum. Belki Eynesil ve yöre insanının kökeni büyük bir çoğunlukla Çepni ve diğer Türk boylarına dayanmaktadır, ama azımsanamayacak bir kesimide en az bahsi geçen Türk boyları kadar onurlu, diğer etnik yapılara mensup olduğu bir gerçektir.
Zira yöre tarihi boyunca bir liman şehri olmuştur. Bu özelliği ile uygarlıklar bölümünde ifade olunduğu üzere Finikelilere, Cenevizlere, Pontuslara, ve daha birçok etnik kökeni farklı olan halklara yataklık etmiştir.
Faruk Sümer, Çepniler isimli kitabının 111. sayfasında 1515 yılı tahrirlerine dayanarak; Görele Kalesinin, hisarerlerinden Ahmet Reisoğlu Bayezid`in tımarı olduğunu ifade ettikten sonra, bu köyde 17`si bennek, 1 caba olmak üzere 17 hane bulunduğunu, 3 mücerred, 5 zemin, 1500 hasıl olduğunu elirtiyor.
Diğer hususlar başlığı altında ise şunları ekliyor.
" Bunlardan Hub oğlu Resul, "kızılbaş" fetretinde olup Görele kalesinde hizmet etmiştir. Kızılbaşların, ta Karadeniz kıyısındaki Görele Kalesine kadar gelmiş olmaları hayret vericidir. Çünkü böyle bir bilgi, tarih kaynaklarında görülmez. Defterde kızılbaşların, Yavuz`un kardeşleri ile mücadele ettiği sırada; Şah İsmail`in Erzincan Valisi Rumlu Nur Ali Halife tararfından yapılmış olan (918 = 1512) bir akın kastedilmiş olmalıdır. Çünkü Nur Ali Halife, 918 yılında Osmanlı ülkesine girerek çok tahribat yapmıştı. * Rumlu Hasan Beg, Ahsenüt Tevarit , 1931, s.134-135 * Trabzon Sancak Beyi Bıyıklı Mehmet Bey`in 921 yılında, yani Çaldıran zaferinden sonra Dersim`deki Ovacık`ta Nur Ali halife ile karşılaşarak onu yendiğini, hatta Nur Ali`nin hayatını kaybettiğini biliyoruz. * aynı eser, s.154 * * Faruk Sümer, Çepniler, s.111 *
1486 ile 1515 yılı tahrir defterlerine göz atıldığında çok iyi görülecektir ki; 29 yıllık süreçte, birçok yeni köy kurulmuştur. 1486 yılında sadece darı ekilirken, 1515 yılında buğday, arpa, çeltik, kendir dikimi de yapılmıştır. Eskiden olduğu gibi balcılık, bağcılık, meyvecilik, ve hayvancılık (koyun) yapılmaktaydı.
Vergi veren nüfus bakımından artış ise şu şekilde gerçekleşmiştir.
[/FONT]
1515 yılında, kıyıdaki kalelerde (Görele, Tirebolu, Giresun) 858 Hrıstiyan vergi nüfusu yaşamaktaydı. Yine bu tahrir defterine göre, sadece Görele Kalesinde 151, Yave Bolu`da ise 58 vergi nüfusu bulunmaktaydı.
Eynesil`in, 1515 yılı tahrirlerine göre Kürtün Kazasının köylerinden biri olduğunu söylemiştik. Bu durum, 1867, 1868 senelerine kadar devam etmiş, o yıllarda yapılan düzenlemeye göre Görele ile Yavebolu birleştirilerek Trabzon`a bağlı nahiyeler arasına girmiştir. 1875`ten önce Görele nahiyesi, Tirebolu kazasına bağlı nahiyelerdendir.
(Buradaki Yave Bolu, Yobul dediğimiz yöre. Görele de sanırım oralarda bulunan bir kale... Bugünkü Görele değil yani...)
1486 yılında yapılan tahrire göre, Eynesil ve Görele, Eyalet-i Rum sınırları içindeki Trabzon sancağına bağlı Çepni İli`nde, Kürtün Zeameti adlı bir idari üniteye bağlı bulunuyordu. Bu dönemde henüz idari bakımdan düzen sağlanamamış olması nedeniyle, eski Çepni beyleri dönemindeki idari yapı, Osmanlı tımar sisteminde aynen sürdürülüyordu. * Feridun Emecen, XV. ve XVI. asırlarda Giresun ve yöresine dair bazı bilgiler. 19 mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi, Samsun 1989, sayı 4, s.158 *
1515 tarihli tahrir defterine göre Görele (Eynesil); Trabzon sancağında, Kürtün kazasına bağlı, Çepni Vilayeti adlı idari birimde bulunan bir kale şehir idi. Kürtün Kazasındaki dört kaleden üçüncüsü Görele Kalesi idi.
Adı geçen tahrirde idari taksimat nahiye esasına göre yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre Eynesil, Kürtün Nahiyesine bağlı köyler arasında yer alıyordu. Bu köyler arasında Bada, Eynesi, Oğuz`da bulunmaktadır.*Faruk Sümer, Çepniler, s.97 * Görele (Eynesil) Kalesi
Bu köylerden Eynesil, (Görele Kalesi) köyünün 1515 tarihli Eyalet-i Rum Tahrir Defterine göre durumu şöyledir: " Görele kalesinin Camii imamı Mehmet Fakih`tir. Kendisine Kelete, Manastır, Kızılcainek köyleri tımar olarak verilmişti."
Şimdi Eynesil`deki kalede Mehmet fakih`in imamlık yapmış olduğu camiiden eser yoktur.
Kitabımızın bu bölümünün yazımında çok önemli ve büyük katkıları olan Murat Cebecioğlu`nun büyük babası Hürüşanoğlu Ali ile yaptığı ve aynen yazıya aktardığı bilgiler, buradaki cami ile ilgili olarak gerçekten çok büyük bir önem taşıyor. "Bir sohbetimiz esnasında, büyükbabam Gebecoğlu Ali, Eynesil tarafındaki ağzının üst tarafındaki düzlükte büyük bir mezarlık olduğunu, bu mezarlığın duvarları ayakta kalan bir de cami olduğunu ve o yerin sahibinin mezarlığı düzlediğini, caminin duvarlarını ise yıkarak o havaliyi tarla haline getirdiğini söylemişti. Gene büyükbabam Gebecoğlu Ali, o sohbetimiz esnasında bugün Bilal Kara`nın mezarının bulunduğu yerde de çok büyük bir mezarlığın olduğunu, bu mezarlığın taşlarının, eski camiin genişletilmesi esnasında kullanıldığını; eski camiin önlerinden başlayarak bugünkü memur evlerinin bulunduğu yerler ile eski hükumet konağı, eski karakol binası ve bugünkü İmamhatip ve Kuran Kurslarının bulunduğu yerlerin mezarlık olduğunu söylemiştir. Hatta evlerinin batı tarafındaki meyvelikte bir bina temeline rastladıklarını, o bina temelinin komşularının yeri olan, Mucukoğlu Bahçesi tarafına doğru uzayıp gittiğini, çıkarmış oldukları Horasan kirecinden temel taşlarını evlerinin arkasındaki taş duvarlarda kullandıklarını anlatmıştı. Büyükbabamın anlattığına göre tahrir defterlerinde geçen Görele Camii, herhalde bugünkü tünelin üstündeki düzlükte idi. Yapılan kazı ve harfiyat esnasında çıkan ev emelleri de, Eynesil ve dolaylarının eski bir yerleşim yeri olduğunu doğrulamaktadır.. "
1486 ve 1515 tarihli tahrir defterlerine baktığımızda gözlemlediğimiz en önemli olgu, Çepni beylerinin de Tımar sahibi olduğudur. Buradan yola çıkılarak yöredeki Çepnilerin Alevi olmadığı, zira dönemin İktidarının Alevilere Tımar beyliği vermedikleri söylenebilir. Bu görüşte olan Murat Cebecioğlu ilaveten şunları da belirtiyor.
Alevilerin hiç koymadıkları isimler olan Bekir, Osman, Ömer gibi isimler, yöremizde bugün olduğu kadar o dönemde de vardı. Yine aynı şekilde, camilerin varlığına rastlamaktayız. Kaldı ki, Alevi köylerinde cami bulunmaz. Açıkça görülecek olduğu üzere, bu camilerde görev yapan imam ve fakihler de yöre insanlarından yetişmiştir."
Murat Cebecioğlu yörede Türk boyu olarak sadece Çepniler'in olmadığını, Alayunt, Eymür, Karkın, Üregir gibi boylarında yerleşik olduğunu, tahrir defterlerine dayanarak ifade ediyor. Bu insanlar esas olarak Uluköy, Çanakçı, Sisdağı dolaylarında yaşarken, daha sonraları Eynesil, Beşikdüzü, Görele civarlarına inmişlerdir. Hüseyin Alparslan, Tarihçi Şakir Şevket`ten naklen Çepniler'in önce Türk ilinden İran`a göçtüklerini, Kızılbaşlık öğrendiklerini, İran`da tek durmadıklarını, rahat oturmadıklarını, hanlarının kendilerini istemediklerini, bunlarında Anadolu`ya göçtüklerini Anadolu`ya göçen (Alevi) Çepnilerden yüzbin kişinin (daha çoğunun Giresun, Tirebolu, Görele, Büyükliman`da bulunmak üzere) Trabzon bölgesine yerleştirildiklerini bir rivayet şeklinde anlatır. * Ayhan Yüksel, Geçmişten Cumhuriyete Kadar Görele, Giresun Dergisi *
Bunun ne önemi olabilir? diye bir soru sorulabilir. Bu soruya ve sorunun içinde bulunan cevaba ben de katılıyorum. Ancak bir halkın veya etnik yapının tarihini bilmesi ve kültürünü yaşatması gerekliliği genel olarak kabul görmüş bir doğrudur.
Buradan yola çıkarak Sayın Murat Cebecioğlu (tahrir defterlerine ve Mühimme kayıtlarına dayanarak) Eynesil, Görele, Keşap, Dereli ve dolaylarının Çepni, Alayunt, Döğer, Eymür, Karkın hatta Bayat, Kınık boylarınından geldiğini ifade etmektedir.
Buna katılmakla beraber, yörede farklı etnik yapılarında yerleşmiş ve uzun müddetler hüküm sürdükleri gözönüne alınmalıdır diye düşünüyorum. Belki Eynesil ve yöre insanının kökeni büyük bir çoğunlukla Çepni ve diğer Türk boylarına dayanmaktadır, ama azımsanamayacak bir kesimide en az bahsi geçen Türk boyları kadar onurlu, diğer etnik yapılara mensup olduğu bir gerçektir.
Zira yöre tarihi boyunca bir liman şehri olmuştur. Bu özelliği ile uygarlıklar bölümünde ifade olunduğu üzere Finikelilere, Cenevizlere, Pontuslara, ve daha birçok etnik kökeni farklı olan halklara yataklık etmiştir.
Faruk Sümer, Çepniler isimli kitabının 111. sayfasında 1515 yılı tahrirlerine dayanarak; Görele Kalesinin, hisarerlerinden Ahmet Reisoğlu Bayezid`in tımarı olduğunu ifade ettikten sonra, bu köyde 17`si bennek, 1 caba olmak üzere 17 hane bulunduğunu, 3 mücerred, 5 zemin, 1500 hasıl olduğunu elirtiyor.
Diğer hususlar başlığı altında ise şunları ekliyor.
" Bunlardan Hub oğlu Resul, "kızılbaş" fetretinde olup Görele kalesinde hizmet etmiştir. Kızılbaşların, ta Karadeniz kıyısındaki Görele Kalesine kadar gelmiş olmaları hayret vericidir. Çünkü böyle bir bilgi, tarih kaynaklarında görülmez. Defterde kızılbaşların, Yavuz`un kardeşleri ile mücadele ettiği sırada; Şah İsmail`in Erzincan Valisi Rumlu Nur Ali Halife tararfından yapılmış olan (918 = 1512) bir akın kastedilmiş olmalıdır. Çünkü Nur Ali Halife, 918 yılında Osmanlı ülkesine girerek çok tahribat yapmıştı. * Rumlu Hasan Beg, Ahsenüt Tevarit , 1931, s.134-135 * Trabzon Sancak Beyi Bıyıklı Mehmet Bey`in 921 yılında, yani Çaldıran zaferinden sonra Dersim`deki Ovacık`ta Nur Ali halife ile karşılaşarak onu yendiğini, hatta Nur Ali`nin hayatını kaybettiğini biliyoruz. * aynı eser, s.154 * * Faruk Sümer, Çepniler, s.111 *
1486 ile 1515 yılı tahrir defterlerine göz atıldığında çok iyi görülecektir ki; 29 yıllık süreçte, birçok yeni köy kurulmuştur. 1486 yılında sadece darı ekilirken, 1515 yılında buğday, arpa, çeltik, kendir dikimi de yapılmıştır. Eskiden olduğu gibi balcılık, bağcılık, meyvecilik, ve hayvancılık (koyun) yapılmaktaydı.
Vergi veren nüfus bakımından artış ise şu şekilde gerçekleşmiştir.
[FONT=Arial, Helvetica] |
[FONT=Arial, Helvetica] 1486 [/FONT] | [FONT=Arial, Helvetica] 1515 [/FONT] | |
[FONT=Arial, Helvetica]Oğuz (Türkelli)[/FONT] | [FONT=Arial, Helvetica]55[/FONT] | [FONT=Arial, Helvetica]117[/FONT] |
[FONT=Arial, Helvetica]Yüregir[/FONT] | [FONT=Arial, Helvetica]44[/FONT] | [FONT=Arial, Helvetica]123[/FONT] |
[FONT=Arial, Helvetica]Alayuntlu[/FONT] | [FONT=Arial, Helvetica]92[/FONT] | [FONT=Arial, Helvetica]175[/FONT] |
[FONT=Arial, Helvetica]Eynesil[/FONT] | [FONT=Arial, Helvetica]38[/FONT] | [FONT=Arial, Helvetica]50[/FONT] |
[FONT=Arial, Helvetica]Hisarcık[/FONT] | [FONT=Arial, Helvetica]19[/FONT] | [FONT=Arial, Helvetica]33[/FONT] |
1515 yılında, kıyıdaki kalelerde (Görele, Tirebolu, Giresun) 858 Hrıstiyan vergi nüfusu yaşamaktaydı. Yine bu tahrir defterine göre, sadece Görele Kalesinde 151, Yave Bolu`da ise 58 vergi nüfusu bulunmaktaydı.
Eynesil`in, 1515 yılı tahrirlerine göre Kürtün Kazasının köylerinden biri olduğunu söylemiştik. Bu durum, 1867, 1868 senelerine kadar devam etmiş, o yıllarda yapılan düzenlemeye göre Görele ile Yavebolu birleştirilerek Trabzon`a bağlı nahiyeler arasına girmiştir. 1875`ten önce Görele nahiyesi, Tirebolu kazasına bağlı nahiyelerdendir.
(Buradaki Yave Bolu, Yobul dediğimiz yöre. Görele de sanırım oralarda bulunan bir kale... Bugünkü Görele değil yani...)